Mardin gecelerinde terasta oturup çayınızı, şarabınızı yudumlarken kafanızı kaldırıp şöyle bir bakarsınız yukarıya. Muhteşem bir aydınlatma muhteşem bir yapı dersiniz içinizden. Mardin’in güzelliğine güzellik katan bir estetik harikası. Sonra sırtınızı kaleye verip Mezapotamya Ovası’ na dalarsınız. Dört bir yanınızdaki manzara muhteşemdir. Sonra uzaklara bakarsınız çok uzaklara. Uzaklarda karanlıklar içinde ışıklar topluluğu. Sorarsınız neresi o ışıklar diye. Cevap: Suriye ışıkları …
Mardin gecelerinde terasta oturup çayınızı, şarabınızı yudumlarken kafanızı kaldırıp şöyle bir bakarsınız yukarıya. Muhteşem bir aydınlatma muhteşem bir yapı dersiniz içinizden. Mardin’in güzelliğine güzellik katan bir estetik harikası. Sonra sırtınızı kaleye verip Mezapotamya Ovası’ na dalarsınız. Dört bir yanınızdaki manzara muhteşemdir. Sonra uzaklara bakarsınız çok uzaklara. Uzaklarda karanlıklar içinde ışıklar topluluğu. Sorarsınız neresi o ışıklar diye. Cevap: Suriye ışıkları …
Mardin Kalesi’ ne Destansı Bir Yolculuk
Gelelim Mardin Kalesinin tarihine ..
Pers, Roma, Sümer, Babil, Asur, Mitaniler, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Artuklular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler ve Osmanlılar gibi birçok medeniyet tarafından kullanılmış oldukça önemli bir kaledir.
Ateşe tapan bir kral olan Şad Buhari, hastalandığında bu kalede kalır ve hızla iyileşince kendisi için bir kasır yaptırıp 12 yıl burada yaşamına devam eder. Yıllar geçtikte Pers ve Babil’den askerlerini ve sivil halkını buraya yerleştirir.
Ardından ekonomik olarak zenginleşen bölgede bir veba salgını olup kaledeki tüm halkın ölmesine sebep olmuştur. Mardin’e hakim muhteşem bir manzaraya sahip olan kale kayalıkların üzerinde inşa edilmiş olması itibariyle de ayrıca önemli kaleler arasında yerini almaktadır.
Evliya Çelebi’nin Anlatımıyla Mardin Kalesi
Kaleye “Dara’nın Tahtı” diyor ve bir efsaneden bahsediyor Evliya Çelebi! İslam tarihçisi Makdisi’ nin aktardıklarına dayanarak anlatıyor ve şöyle diyor; o zamanlar adı Şahika Dağı olan bu yere kaleyi Hazreti Yunus Peygamber bizzat kendisi yaptırmış. Kışları Musul yakınlarındaki bir şehirde yaşayan, yazları da Mardin’de kalenin bulunduğu yerde bir mağarada ibadete çekilen Hz. Yunus (kale içindeki mağaralardan birisine Yunus Nebi Savması deniliyor) burada ümmetini yiyen bir ejderha öldürmüş. Yunus’un bu kudreti daha önce inançsız olan 3000 kişinin iman edip dağda ona komşu olmasına vesile olmuş. Dağda ejderha yaşadığı için dağa yılan anlamına gelen “Mar”, kente de Mardin denmiş. Ama bazı kaynaklara göre de Mardin’in adı Süryanice “Marde”den türemiş ve “Kaleler” anlamına geliyor.